36 yıl büyük bir onur ve gururla taşıdığım mavi üniformama ve havacılık sevdama Ağustos 2020’den itibaren nokta koyarak, Kıdemli Albay rütbesi ile emekli oldum ve bu süreçte ailem ile Kayseri’ye yerleştik.

Benim için bambaşka bir yaşam şekli başlamış oldu. 2014 yılında Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü kazanmış, ancak muvazzaflık görevimiz nedeniyle örgün eğitime devam edememiştim. Emeklilik ile öğrencilik hayatına geri döndüm.

Dünyayı adeta kasıp kavuran pandemi sürecinde birçok insan gibi, benim de doğaya, tabiata olan özlemim ve saygım arttı, pandemi sahip olduğumuz değerlerin farkına varmamıza sebep oldu.

Bu salgın kişisel olarak benim gelenek ve özlük bilincime şekil verdi ve bu sayede, doğduğum, hamurumun yoğrulduğu çocukluğumun geçtiği ata topraklardaki eski geleneksel köy evlerini resmederek içinde yaşayan kişilerin hayat hikâyelerini kaleme alarak bir çalışma başlattım.    Çalışmalarımı arkadaşlarım ve yakın çevrem gördü, beğendi ve sosyal medyada paylaşmamı istediler. Bu teklif kulağa hoş gelmişti, neden olmasın dedim ve o güne kadar hiç kullanmadığım sosyal medyada ilk hesaplarımı böylelikle açtım. Bu mecralarda önceleri kara kalem ile çizdiğim Kayseri ili, Sarız ilçesinin Yeşilkent (Yalak) kasabasındaki geleneksel köy evlerini paylaşmaya başladım.

Bana göre, elinizde bulunan bu kitabı farklı kılan, benim çalışmalarıma değer katan kendi duygularımı katarak çizdiğim, her birinde ayrı hikâye, yaşanmışlıklar olan köy evleri ve içindeki hayatlara dokunmam onları canlandırmamdı.

Resmetmeye çalıştığım evlerin çoğunluğu günümüzde maalesef yıkılmış ve yerine betonarme evler yapılmış durumdadır.

  Çocukluk yıllarımda okula giderken önünden geçtiğimiz, bahçelerinde oyunlar oynadığımız evleri, o halleriyle görsel hafızamdan yararlanarak kâğıda, tuvale yansıtmaya çalıştım. Yaptığım bu çalışmaları sosyal medya ortamında paylaşmaya başladığımda, değerli hemşerilerim ve takipçilerimden beni motive eden çok olumlu yorumlar aldım. Birçok hemşerimiz, bu çalışmaların boşa gitmemesi, kalıcı bir esere dönüştürerek, kitap haline getirmem konusunda beni cesaretlendirdiler. Bu cesaret ile kültürümüze, geleneklerimize, beldemizin tarihine ait bir sosyal sorumluluk projesi başlatmış olmanın bilinciyle bir araştırma sürecine girdim. Ancak açık kaynaklardan Yeşilkent (Yalak) yöresine ait yazılı bir kaynağa rastlayamadım. Bu sebeple, ortaya koymaya çalıştığım bu kitabın, başka bir yerde rastlayamayacağımız eşsiz bir kaynak olacağı kanaatindeyim. Çalışmamızda beldemize ait evleri ve aileleri ifade etmeye çalıştım, istemeyerekte olsa atladığımız kişi ve yapıları ileriki çalışmamızda değerlendireceğiz.

Bu çalışmamızın beldemizi gelecek kuşaklara tanıtarak, yöremizi konu alan araştırma yapacak kişi ve kurumlara bir rehber olabileceğini umut ediyorum.

Saygı ve sevgilerimle.